1974 Olimpiyat Oyunları… Çanakkale’deyim. O zamanın imkanları belli televizyon her yerde yok. Bir beyaz eşya dükkanında açık olan televizyon camekan vitrinden içeri bakılınca görünüyor. Sokakta kalabalık olmuş güreş müsabakasını izliyoruz. Mehmet Sarı yenik durumdayken durumu 2-2 ye getirdi. Dışarda camdan maçı seyreden biz gençler, beraberlik yakalandı diye seviniyorken aramızdaki konuşmalarımızı duyan orta yaş üstü bir adam bize doğru bakıp, kaşlarını çatıp “Şunlara bak adam berabere kalmış bunlar seviniyor. Ne olacak Mini etek gençliği!” dedi.
Dün oynanan Trabzonspor – Bodrumspor maçı sonrasında, her maç sonunda olduğu gibi Babam ile yaptığımız yazışmada kendisine “Bodrumspor’u 1-0 yendik şu sevince bak… yazık!” demiştim. O da aklına gelen bu hatırasını anlattı. Kendisi Trabzonspor’un Lige çıktığı ve fırtına gibi estiği o yıllarda genç olan Trabzonspor’un tarihine tanıklık etmiş ve çoğu zaman benim futbol anlayışıma ters görüşleri olan bir taraftardır. Mesela Yattara’yı da sevmezdi Nwakaeme yi de sevmez. Futbola, kendi gençliğinde olan Trabzonspor ve onun dominant oyunu tarafından bakar hep o futbolu ister.
Dünkü maça, sadece bu maç özelinde bakmayı doğru bulmuyorum. Sezon başında başarısız sonuçlar sonrasında Hoca değişikliği, hızlı aksiyon alması ve tecrübesinden yararlanılması adına Şenol Güneş tercih edilerek yapıldı. Trabzon’un gerçeklerini bilen, insanını tanıyan Hoca ne yapacağını biliyor ve mevcut durumu taraftarlara nasıl anlatacağını biliyordu. Değişiklik öncesinde şehre gelip orada geçirdiği zaman zarfında memnuniyetsizlikleri kaynağından öğrenip teşhisi doğru yapmıştı. Şikayetlerin odağında olan Abdullah Avcı’nın takıma ve camiaya ne şekilde zarar verdiğini tıpkı şikayet edenlerin duymak istediği tarzda toplantılarda dile getirdi.
Kadro dışılar, sakatlıklar, alternatifsizliklerden ötürü zor anlar yaşadı. Kendi üslubunca futbolcuları sarsmak, onları kendilerine getirmek için yeri geldi isim kullanarak eleştirdi. Önceki hocaya ve onun zihniyetine atıflarda bulundu. Tedavi için teşhisler doğru ama krizden çıkmak için malzeme yetersizdi. Olan malzemenin de nitelikleri kaybolmuş gibiydi. Tüm bunların pozitif yönde dönüşü için saha sonuçları gerekiyordu fakat hem takımdaki yetersizlikler hem de üzerine aleyhte hakem kararları ile birçok kırılma noktasından kırılarak çıktı Trabzonspor ve Şenol Güneş.
Oyun, hırs, azim, istek bu noktalardaki gelişim Kasımpaşa maçının son anında kaçan gol ile tüm futbolcuların yere yığılmasıyla sinyallerini vermişti. Geçen hafta Galatasaray maçında oynanan cesur ve keyifli oyun taraftarı Bodrumspor maçına hedef maç olarak bakmaya itti. Galatasaray maçındaki hakem kararları da taraftarı bir nebze de olsa maça çekti.
Böyle bir ortamda başlayan maçta herkesin beklentisi ilk 20 dakika rakibi boğan ve erken gol ya da gollerle maçı koparan bir takımdı. Fakat hem rakibin katı defansif ve kontraya bağlı futbol anlayışı, hem de puan durumunda bulunulan yer dolayısıyla futbolcuların üzerindeki baskı oyunun ilk 45 dakikasını hayal kırıklığı yaşatan bir Trabzonspor olarak gözler önüne serdi. İkinci yarıda da benzer bir oyun fakat daha fazla yüklenen bir Trabzonspor vardı. 3 net pozisyonda Uğurcan 2 pozisyonda Eren golü önledi. Birçok kontra girişiminde de Lunstram başarılıydı.
Futbol çok değişti Baba, senin içine doğduğun, izlediğin Trabzonspor belki bir gün yine geri gelir. Ancak artık kocaman bir endüstri olan Futbol artık tüm takımlar tarafından en azından işin mücadele kısmında başarılı olarak sahaya yansıtılabiliyor. “Bodrumspor’u 1-0 yendik şu sevince bak… yazık!” dediğim sevinç işte o müthiş Malheiro golü ile tüm taraftarın duygusal bir boşalma yaşaması ile oluştu. Harika oyununu harika bir golle süsledi Pedro. Takımın “Artık kazanmak” için ne denli istekli olduğu o gol sevincinde saklı.
Galibiyeti getiren gol sonrasında futbolcuların vücut halleri, gol sevinçleri her şeyi ortaya koyuyor.
Bu istek ve arzu, devre arasında yapılacak 3-4 transfer ile sezonun geri kalanında Trabzonspor’u yukarılara taşıyacaktır.
Ayrıca, Maç öncesi ve sonunda Şenol Güneş ile Volkan Demirel arasında yaşananlar ile ilgili ise Trabzonspor camiasının bu olayı sahiplenmesine anlam veremiyorum. 2 yetişkin insan kendi aralarında basına verilen demeçler üzerinden yaşadıkları mevzuyu bence kendileri çözmeliler.
Trabzonspor Teknik Direktörü’ ne değil Şenol Güneş’e verilen bir tepki olarak görüyorum. Futbol yaşamın önüne geçmemeli. Önüne geçtiğinde söylenenlerin getirisi de götürüsü de söyleyenleri bağlar. Şenol Güneş’ in Beşiktaş Kulübü hocasıyken söylediklerine o sözlerin muhatabı kendince cevap vermiştir.
